“MEMUR YANIYOR, EMEKLİ, İŞÇİ YANIYOR”

Geçim derdindeki milyonlarca vatandaşın her geçen gün daha da ezildiğini belirten Gürban, “Memur maaşı açlık sınırına hapsolmuş, emekli pazarda sebzeyi tane ile alıyor. İşçi, aldığı ücretle ay sonunu getiremiyor. Cüzdanlar boş, umutlar tükenmiş durumda” ifadelerini kullandı.

“ORMANLAR YANIYOR, AHIRLAR ŞAP HASTALIĞINDAN YANIYOR”

Türkiye’nin doğasını, hayvancılığını ve üretimini tehdit eden gelişmelere de dikkat çeken Gürban, “Ormanlarımız yanıyor, ciğerimiz sızlıyor. Şap hastalığı yüzünden ahırlar, hayvancılık sektörü iflasın eşiğinde. İktidar ise bu tabloya karşı hâlâ günübirlik çözümlerle zaman kazanmaya çalışıyor” şeklinde konuştu.

“ÖCALAN AFFEDİLİYOR, YÜREĞİMİZ YANIYOR”

Gürban, terörle mücadele konusundaki tutarsız politikalara tepki göstererek şunları söyledi:

“Bir yandan millî hassasiyetlerden söz ediliyor, diğer yandan İmralı’daki bebek katilinin affı konuşuluyor. Bu milletin yüreği yanıyor! Bu vatan için can vermiş şehitlerin kemikleri sızlıyor!”

“CÜZDAN YANIYOR, ÖMÜR YANIYOR, AHİRETİMİZ DE YANIYOR”

Yaşanan adaletsizliklerin, insanların ruh dünyasında derin yaralar açtığını belirten Gürban, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Kimi cebinin çaresizliğinden, kimi adaletsizliğin yükünden isyan ediyor. Hem dünyamız hem ahiretimiz yanıyor. Umutsuzluk her yere sirayet etti. Halk çaresiz, gençlik kararsız, ülke karanlık bir tünele girmiş durumda.”

“ALLAH YARDIMCIMIZ OLSUN”

Milletin içinde bulunduğu tabloyu, “topluca bir yangın hali” olarak tanımlayan Mehmet Mustafa Gürban, sözlerini şu duala tamamladı:

“Allah milletimizin yardımcısı olsun. Bu yangını ancak birlik, adalet ve vicdanla söndürebiliriz. Unutmayalım ki yanmak kader değil, bu düzene sessiz kalmak tercihtir.”