“TAKDİR KOMİSYONLARI ÖLÇÜSÜZ ARTIŞLAR YAPTI, SORUNUN TEMELİ BURADA”

Çetinkaya, mevzuata göre emlak vergisi matrahlarının her yıl ilan edilen Yeniden Değerleme Oranı’nın yarısı kadar artırıldığını hatırlatarak, “Bu mevcut uygulama zaten vergi değerlerini yukarı çekiyordu; ancak takdir komisyonları tüm bu oranlardan bağımsız şekilde, ne resmi enflasyonu ne de yeniden değerleme oranlarını dikkate almaksızın afaki değer artışlarına gitti. Asıl sakatlık burada oluştu.” dedi.

Takdir komisyonlarının yaptığı bu aşırı artışların vatandaşta büyük mağduriyet yarattığını belirten Çetinkaya, yerleşim amacıyla kullanılan konutların yüksek vergi yüküne tabi tutulmasının adaletle bağdaşmadığını ifade etti.

“KONUT SAHİBİNE TİCARİ EMTİA MUAMELESİ YAPMAK YANLIŞTIR”

Çetinkaya, emlak vergisinin konut sahiplerini adeta cezalandıran bir vergiye dönüşmemesi gerektiğini belirterek şu değerlendirmeyi yaptı:

“İnsanların başını sokacakları bir konut edinmesinden sonra o konuta ticari emtia muamelesi yaparak vergi değerini yeniden değerleme oranı, enflasyon oranı gibi kriterlerle artırmak son derece yanlıştır. Bu anlayış, insanları kendi evlerinde kiracı hâline getiren bir sistemdir.”

“DEĞER ARTIŞI İÇİN STANDART ORAN: YÜZDE 10–20 ARASI OLABİLİR”

Yeminli Mali Müşavir Çetinkaya, çözüm önerisini ise şu sözlerle açıkladı:

“Emlak vergisine esas alınacak gayrimenkul değer artış oranı, yıllık yeniden değerleme ve enflasyon oranlarından tamamen bağımsız şekilde, örneğin yüzde 10 ile yüzde 20 arasında standart bir aralığa sabitlenebilir. Bu aralık, vergi matrahı için yeterlidir.”

Bu sistemde gayrimenkullerin alım–satım rayiç bedellerinin ayrı olarak belirlenebileceğini vurgulayan Çetinkaya, rayiç tespitinde yer, konum, yapı kalitesi gibi parametrelere dayalı bilimsel bir model oluşturulması gerektiğini söyledi.

“Yeni yapılan binaların alım–satım değeri ticari niteliktedir, elbette harç buna göre alınmalıdır; ancak takip eden yıllarda vergi değerinin yüzde 5 ila yüzde 10 gibi makul oranlarda artırılması gerekir. Bir gayrimenkulün amortisman süresi 20 yıl iken afaki değer artışları hiçbir mantığa sığmaz.” ifadelerini kullandı.

“YÜZDE 50 SINIRI DA KALICI ÇÖZÜM DEĞİLDİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı yüzde 50’lik artış tavanının da sorunu çözmeyeceğini belirten Çetinkaya, şu ifadeleri kullandı:

“Yüzde 50’lik üst sınır, afaki artışları engellemez. Takdir komisyonlarının yaptığı ölçüsüz değerlemelerin yanında bu sınır da yeterli olmayacaktır. Hesabın, kitabın ve vicdanın rehberliğinde bir sistem gerekir.”

“VERGİ ADALETİ, VATANDAŞIN YAŞAM STANDARDINI KORUMAYLA BAŞLAR”

Çetinkaya, açıklamasını şu sözlerle tamamladı:

“Amacımız, mülk sahibini cezalandıran değil, öngörülebilir ve adil bir vergi sistemi oluşturmaktır. Evi olanın ceza gibi vergi ödeyeceği bir model kabul edilemez. Emlak vergisinde yapılacak düzenlemeler vatandaşın yaşam standardını koruyacak şekilde tasarlanmalıdır. Kalıcı çözüm, şeffaf ve denetlenebilir bir değerleme sisteminin kurulmasıdır.”