Tweet |
Türkiye genelinde bankalarda para yatırma ve çekme işlemleri sırasında müşterilerin paranın kaynağını belgeyle kanıtlama zorunluluğuyla karşı karşıya kalacağının öne sürülmesi, Sevim'den tepki aldı.
SEVİM: "BU İDDİA KABUL EDİLEMEZ, HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİN İHLALİDİR!"
Ahmet Sevim, gündemde geniş yankı bulan bu iddialar hakkında yaptığı açıklamada, vatandaşların kişisel mal varlığına ve birikimlerine dair böyle bir sorgunun ortaya atılmasının bile büyük bir sorun olduğunu vurguladı.
Sevim şöyle dedi: "Eğer bu iddialar doğruysa, devlet bireyin cebindeki parayı bile sorgular hale mi gelecek? Öncelikle buradan şunu açıkça ifade ediyorum: Vatandaş kendi parasını yatırıyor ya da çekiyor; bunun için hesap vermek, belge sunmak zorunda bırakılamaz. Bu tür uygulamaların gündeme gelmesi bile hak ve özgürlükleri tehdit eden bir tavırdır. Kabul edilemez bir yaklaşımdır!"
"GÜVEN VE İSTİKRAR SORGULAMAYLA SAĞLANMAZ!"
Ahmet Sevim, bu tür bir uygulamanın doğrulanması halinde vatandaşlar kadar ekonomiye de zarar vereceğini belirtti.
Bankaların bir güven kurumu olması gerektiğini ifade eden Sevim, "Ekonomide güven ve istikrar, insanlara kuşku dolu gözlerle bakmakla sağlanamaz. Vatandaş zaten bankalarla çalışmakta tereddütlü davranırken, bir de 'parasını belgeyle ispat eden vatandaş’ muamelesi görürse iyice yastık altına döner. Bu da hem bireyleri zorlar, hem de ekonomik dengeyi daha da bozar" dedi.
"HALK BÖYLE BİR İDDİA KARŞISINDA TEDİRGİN!"
Konuyla ilgili ortaya atılan bu iddiaların halkta endişe yarattığını vurgulayan Sevim, devletin ekonomi politikalarının daha şeffaf bir şekilde yürütülmesi gerektiğini belirtti: "Bugün insanlar bu iddialar karşısında biriken parasını alıp çekmeyi düşünür hale geliyor. Ülke ekonomisinin böyle bir durumda ne kadar güven kaybedeceğini hesap etmek gerekiyor. Eğer bu düzenleme düşünülüyorsa, öncesinde halka net bilgi verilmeli ve tedirginlik yaratacak adımlardan uzak durulmalıdır."
İKTİDAR, ÖNCE KENDİ YANDAŞLARINI SORGULASIN, VATANDAŞIMIZIN VEREMEYECEĞİ HİÇBİR HESAP YOKTUR!
Ahmet Sevim, açıklamasına şöyle devam etti:
İktidar, Dilan Polat ile Engin Polat’ı dahi dışarıya çıkarttırabilecek tiymete sahipken, Ayşe Teyze’nin yastık altında biriktirdiği birkaç gram altının hesabını sorma niyetiyle nabız yoklama yapmaktadır. Ancak kendi yandaşlarının akladığı paralardan, yurtdışında dönen varlıklardan haberdar değilmiş gibi davranmaktan aklı selim hareketlerde bulunamıyor!
Vatandaşın cebinden alınan paralarla kendi yandaşlarını zengin ettikleri gibi bir de doymak bilmeyen cenahlarının akladıkları paralara da gözünü tıkamışken utanmadan vatandaşın bankamatikten çektiği paranın hesabını soracak kadar Politbüro’ya dönüşmeye başlamıştır! Vatandaşımızın veremeyeceği hiçbir hesap yoktur! Siz öncelikle, utanmadan yandaşlarınızı zengin etmek için vergi adı altında sömürdüğünüz paraların hesabını vereceksiniz, sonra vatandaşımızdan hesap soracaksınız!
Yurtdışındaki bankalara kaçırılan milyar dolarların hesabını soramayan Maliye Bakanı, haddini bilerek hareket etmezse, akıbeti de görevden affını istemek haline gelecektir!
Nabız yoklama çabalarınızı Fahrettin Ağabeyinizle birlikte organize ederken, karşınızda duran AHMET SEVİM ile Cumhuriyet ve Adalet Partisi’ni hesaba katmadan hareket ederseniz, yandaşlarınızı zengin etmek için kurduğunuz vergi havuzlarından dışarı çıkamazsınız!
"CUMHURİYET VE ADALET PARTİSİ OLARAK TAKİPTEYİZ!"
Ahmet Sevim, son olarak partisinin bu konuyu yakından takip ettiğinin altını çizerek sözlerini şöyle sürdürdü: "Ortaya atılan bu iddialar doğruysa, Cumhuriyet ve Adalet Partisi olarak her bir vatandaşımızın hakkını savunacağız. Bu tür sorgulamalar toplumda güvensizlik yaratır ve kabul edilemez. Biz milletimizin her zaman yanındayız ve bu tür girişimlere karşı hukuki ve siyasi anlamda mücadele etmeye devam edeceğiz."